Sasa Polyester 3. Çeyrek Sonuçları Üzerine Düşünceler

Sasa Polyester firmasının 3. çeyrek sonuçlarını açıklaması ile beraber ilk yaptığım iş, faaliyet raporunda geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre satışlarında adet olarak ne kadarlık bir azalma olduğunu kontrol etmek oldu. Bu konuda geçmiş analizime göre firmanın başarılı bir iş çıkardığını ve olumsuz koşullardan en az şekilde etkilendiği anlaşılmaktadır.

Olumsuz koşullardan en az hasarla atlatılmasının sebebinin ucuzlayan TL ile rekabet avantajı yakalayan ihracata yönelik sektörler ile iş yapılmasından ötürü olduğu kanısındayım; ancak bu durum firmanın her koşula aynı şekilde cevap verebileceği kanısı ve güveni yaratmamalıdır.

Detaylı firma analizine buradan ulaşabilirsiniz.

Firmanın piyasada oluşan değerinin büyük bir yüzdesi mevcut operasyonlardan değil, devreye girmesi ve yapılması planlanan yatırımlardan olduğu için yeni bir değerleme çalışması yapma ihtiyacı hissetmedim.

Bu yazımda sizlere Sasa Polyester firmasının yapmış olduğu ve operasyonel performansı yüksek gösteren hamleyi açıklayacağım. Bu konuda sosyal medya üzerinden yanlışlandım; ancak firma da açıkladığım gibi bir işlem olduğunu kabul etti.

Bu yapılan işlemin herhangi bir şekilde yasalara ve kurallara aykırı olduğunu iddia etmiyorum. Yalnızca yanıltıcıdır ve umarım firma tarafından hem geriye dönük hem de ileride yapılacak açıklamalarda düzeltmeler yapılır. 

Tablolar eşliğinde açıklamaya geçmeden önce muhasebe ve finansal tabloların sunuluşu ile alakalı fikrimi belirtmeliyim: Muhasebe ve finansal tabloların sunuluş kuralları ciddi anlamda esnektir ve denetleme firmalarının parasını denetlediği firmalardan aldığı sürece finansal tablolar, kurallar dahilinde, dikkat edilen verilerde firmaları daha iyi göstermek için kullanılacaktır.

İnceleyeceğimiz ve sıkıntımızın kaynağı aşağıda işaretlenmiştir. İlk bakışta Sasa Polyester firması geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre operasyonel karını %170 arttırmıştır. Matriks veya başka veri sağlayıcıların sosyal medya hesapları da bu müthiş performansın özet tablolarını bizlere sunarlar.



Detaylara baktığımızda 2017 yılının ilk üç çeyreğinde 45 Milyon net ticari alacak net kur geliri elde edilmişken, bu yıl aynı dönemde 273 Milyon TL net kur geliri elde edilmiştir. Geçen senenin aynı dönemine göre bu sene ilk üç çeyrek TL çok daha fazla diğer para birimlerine göre değer kaybetmiştir, doğru; ancak bu tarz bir fark ekstra incelenmeye değerdir.

Burada işin içine ilişkili kişilerden olan diğer alacaklar girmektedir. Sasa Polyester firması elinde bulunan fazla nakti ilişkili kişiler olan Merinos ve Dinarsu firmalarına Euro cinsi borç vererek kullanmaktadır.

2017 yılı sonu ve 2018 3. çeyrek TRYEUR kur seviyeleri sırasıyla 4,52 ve 6,95'tir. Bu veriler ışığında firmanın ilişkili kişilere vermiş olduğu borç miktarı sırasıyla 71,5 ve 84,5 Milyon Euro'dur.

Diyebilirsiniz ki 71,5 Milyon Euro'luk her iki dönemde de olan ve 2018 yılı içerisinde verilen borcun kur farkı gelirleri finansal kur geliri olarak kaydedilmiştir. Bakalım:

Yalnızca 71.5 Milyon Euro'luk her iki dönemde de olan ilişkili kişilerden diğer alacakların kur farkı geliri 173 Milyon TL çıkmaktadır. Görüldüğü üzere finansal gelirlerde bu miktar yoktur. Sonuç olarak günlük operasyonlar ile hiçbir alakası olmayan bir işlemin kur farkı geliri esas faaliyetler kur farkı gelirine kaydedilmiştir.

Herhangi bir ilişkili kişilere diğer borç bulunmadığından ötürü en az 173 Milyon TL'lik kur farkı geliri operasyonel kar rakamı olan 591 Milyon TL'den çıkarıldığında geriye 418 Milyon TL kalmaktadır. Geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre yine çok ciddi bir performanstır; ancak %170'lik performans %91'e düşmektedir.

Firma ve denetçisinin ilişkili kişilerden diğer alacakları operasyonel bir faaliyet olarak görmesi tabii ki de haklı çıkarılabilir; ancak gelir-gider tablosunda operasyonel faaliyet olarak gösterdikleri işlemi niye nakit akım tablosunda finansal faaliyet olarak varsaymışlardır? Her ikisinin de aynı yeri etkilemesi gerekmez mi?


Burada da, ilk bakışta, firmanın işletme faaliyetlerinden elde ettiği ciddi iyileşmeyi görmekteyiz; ancak bu kısımda da ilişkili kişilerden diğer alacakların kur farkı gelirlerinin etkisi vardır. Firma 263 Milyon TL'lik ilişkili kişilerden diğer alacak artışlarını (13 Milyon Euro yeni borç + 173 Milyon kur farkı) 329 Milyon TL'den düşmemiştir. Eğer gelir-gider tablosunda olduğu gibi operasyonel taraf etkilenmiş olsaydı firmanın bize sunduğu 329 Milyon TL'lik operasyonel nakit performansı 66 Milyon TL'ye (329-263) düşecektir.

Yanlışlandığım yer, bu konudaki düşüncelerimdir. Nakit akım tablolarında yalnızca nakit giriş-çıkışları gösterilebilir diye eleştirildim. Doğrusu odur ve katılıyorum; ancak ilişkili taraflardan alacaklar yalnızca 13 Milyon Euro artarken, nasıl nakit akım tablosu 263 Milyon TL'lik çıkış olduğunu belirtebilmiştir? Tabii ki de kur farkını da içerirse.

Sonuç olarak bu tip operasyonlardan elde edilen nakit ve karı yüksek göstermeye yönelik hareketlere ek, firmanın Erdemoğlu Holding tarafından satın alınması ile amortisman giderlerinde yaşanan düşüş (ilk yazıya bakınız) ve bankaların firma kısa vadeli TL kredisine %41 faiz uygulaması beni biraz kuşkulandırdı doğrusu. Erdemoğlu Holding'in özellikle genel yönetim giderlerinde sağladığı disiplini ve stratejilerini çok doğru bulsam da, konuşulduğu gibi firmada her şey süper olsa ve hiç sıkıntı olmasa, niye banka kredi faizi bu güne kadar 3. çeyrek sonuçlarını açıklayan tüm firmalardan daha yüksek incelenmelidir.

Not 1: 



Firma ile alakalı ilk yazımda bu konuyu belirtmiştim:

'Firmanın 2018 2. çeyrek döviz pozisyonu tablosu yanlış görünmektedir. Sebebi bilançoda sunulan ticari alacak rakamlarından çok daha yüksek miktarda döviz alacağı olduğunu döviz pozisyon tablosunda sunmasıdır. Bu konuda yönetimin açıklama yapması yerinde olacaktır.'

Bir açıklama yapılmasa da düzeltilmiştir.

3. çeyrek döviz pozisyon tablosunda 'Diğer' olarak sunulan verinin peşin ödenmiş giderleri de içermesi, şahsi görüşüm, firmanın döviz pozisyonunu gereğinden fazla iyi göstermektedir. Sebebi sabit kıymet avansı için verilen döviz miktarının firmanın acil ihtiyaçlarında kullanılmasının önündeki engeldir. 898. 2 Milyon TL'nin 225 Milyon TL'si yapılan yatırımlar için verilen avanslardır.

Not 2:


Ufak bir detay olsa da firmaların ve denetçilerin 'Diğer' altında sundukları her şeye şüphe ile yaklaşılmasında fayda var. Nette diğer gelirden, diğer giderlere geçilmesinin sebebi incelenmelidir.

Bu konuda geçmişte firmaların kullanılmayan kapasite giderlerini 'Diğer' girdilerinin altında tablolara kayıt ettikleri şaşırtıcı değildir. Sebebi böyle bir bilginin hisse fiyatı açısından negatif bir algı yaratmasıdır.

Yorumlar

Burada yer alan bilgiler kişisel görüşüm olup, kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Holding Yıl Sonu ve İştirakleri 1. Çeyrek Sonuçları Üzerine

'Terminal Value' da Ciddi Değer Kaybetme Risklerine Hazır Mıyız?

Rönesans Gayrimenkul ve Borçlanma Araçları Şartları Üzerine

Bankaların Takipteki Kredilerine Yönelik İnceleme - Yazı 2

Örnekler ile Nakit Akım Tablosu Önemi Üzerine

2019 Yılı Faaliyet Raporu Üzerinden Zorlu Holding Değerlendirmesi

Rönesans Holding ve YDA İnşaat Üzerinden Şehir Hastaneleri ile Alakalı Düşüncelerim - Yazı 2

Aksa Akrilik ve DowAksa Üzerine Düşünceler

NEF (Timur Gayrimenkul) Firmasına Yönelik Kısa Bir Analiz

Global Yatırım Holding 14 TL Eder mi?