2020 1. Çeyrek Bankacılık Sektörüne Yönelik Seçili Veriler

2020 yılının ikinci çeyreği biterken, 2020 yılı birinci çeyrek bankacılık verilerine odaklanmanın geç kalınmış bir inceleme olduğunun farkındayım; ancak önümüzdeki günler ikinci çeyrek sonuçlarına yönelik veri analizini yapmadan önce, 2020 birinci çeyrek verilerinin de üzerinden gitmemizde fayda var.

Birinci çeyreğin sonlarına doğru etkisini yavaş yavaş hissettiren korona virüsü, beraberinde banka verilerini karşılaştırmalı analiz etmeyi zorlaştıran kararları getirmiştir. Yeri geldiğinde bizi ilgilendiren kararların sunulan verilere etkilerinden bahsedilecektir; ancak alınan kararların yalnızca bizim ülkemizde alındığını düşünmemeliyiz.

Alınan kararlar ile bankaların artan risk ortamında kredi verebilme potansiyellerinin düşmesi önlenmiş ve piyasada oluşabilecek likidite sıkıntıları hafifletilmiştir; ancak, analizimin ilerleyen kısmında bahsedeceğim, seçili alınan kararlar ile bankalar üzerinde gereğinde fazla ve uzun baskı uygulanmamalıdır.
  • Kredi Miktarları ve Karşılıklar: 






Riski artmış ve donuk alacak brüt kredi miktarları 2020 yılı birinci çeyrek sonu itibariyle seçili bankalarda 343 Milyar TL (2019 yıl sonu yaklaşık 340 Milyar TL) olmuştur. 2020 yılı birinci çeyreği ile beraber seçili bankaların genel hatları ile ikinci seviye ve donuk alacak olarak sınıflandırdığı brüt kredi miktarları yüzdesel olarak azalmıştır; ancak özel bankalar ile karşılaştırıldığında kamu bankalarının toplam brüt kredilerine oranla II. seviye ve donuk alacak oranları düşük kalmaya devam etmektedir.


Donuk alacak (NPL) ve II. seviye alacak yüzdeleri 2019 yılı sonuna göre artan iki banka sırasıyla Akbank ve Halkbank'tır.


Akbank'ın donuk alacak yüzdesinin diğer bankalardan ziyade artmasının sebepleri
  1. 2019 yıl sonuna göre kredi büyümesindeki yavaş seyir
  2. II. seviye alacaklardan donuk alacaklara yapılan transferler
Halkbank'ın II. seviye alacak yüzdesinin diğer bankalardan ziyade artmasının sebebi ise brüt total kredi artışından daha fazla II. seviye alacaklarının artmasındandır.

Donuk alacaklar (Akbank dışı) ve II. seviye alacakların (Halkbank dışı) yüzdesel olarak 2019 yılı sonuna göre azalmasının ana sebepleri:
  • Hesaplama yaparken paydada bulunan brüt kredilerin çok hızlı büyümesi
  • Payda bulunan sorunlu kredilerin (II. seviye + donuk alacaklar) alınan önlemler ile daha geç kabul edilebilme durumudur. 
Alınan önlemlere örnek olarak
  1. I. grup kredilerden II. grup kredilere geçiş durumu için ödeme süresi 30 günden fazla gecikmiş olma şartı 90 güne, III. grup kredilere (donuk alacaklar) geçiş durumu için ödeme süresi 90 günden fazla gecikmiş olma şartı 180 güne çıkarılmıştır. 
  2. Kategori olarak kredilerin düşürülme durumu yalnızca ödeme süresine bakılarak yapılmamaktadır. Bankaların belli tahminleri sonucunda da kredilerin kategorileri değiştirilmektedir. Avrupa örneğinde olduğu gibi korona virüsü etkileri öncesi yaptığınız tahminleri devam ettirin de denebilmektedir.
 Bu iki alınan önlemlere ek olarak 

yukarıdan sunulan yönetmelik ile yapılan kayıttan düşmeler


ve

yeniden yapılandırılan kredilerin donuk alacaklardan II. seviye alacaklara taşınması ile donuk alacak (NPL) yüzdeleri, yanlış işlemler olduğunu kesinlikle iddia etmeden düşürülebilmektedir.


Özellikle II. seviye brüt alacaklarına düşük karşılık ayırmaları sebebiyle, Yapı Kredi ile beraber, Halk Bankası ve Vakıf Bank çekirdek sermayelerine oranla ilave karşılık ayırma riski barındırmaya devam ettikleri gözlemlenmektedir (sermaye artışı ve sigorta-emeklilik iştirakleri satışı öncesi).


Analizimize seçili banka yasal çekirdek sermayelernin de girmesinden ötürü alınan son kararların çekirdek sermaye ve sermaye yeterlilik oranları hesaplamalarına etkilerini de incelememiz yerindedir. Alınan kararların tavsiye niteliğinde olması ve her banka tarafından aynı şekilde bizlere sunulmaması sebebiyle alınan kararlar karşılaştırma sıkıntılarına sebebiyet vermektedir. 


(3) olarak yukarıda bizlere sunulan tavsiye karar ile özellikle bankaların kamu ve diğer Türkiye'de iş yapan şirket Eurobond borçlanma araçlarında meydana gelen değer kayıplarının yasal sermayeye olumsuz etkilerinin önüne geçilmiştir. 

Örnek olarak Akbank solo 2020 1. çeyrek verilerine baktığımızda:

Akbank'ın dönem karı/zararı olarak 1.3 Milyar TL kar ettiği, ancak diğer kapsamlı gelirler tablosu içerisinde gösterilen 1.8 Milyar TL zarar ile toplamda yaklaşık 480 Milyon TL zarar ettiğini görebiliriz. (3) olarak sunulan kuralın büyük katkısı ile Akbank'ın yasal çekirdek sermayesi yılın ilk çeyreğinde azalmamış, tersine 1,8 Milyar TL artmıştır.

(4) olarak sunulan kural ile ise 2019 yıl sonu kurlarının sermaye yeterlilik hesaplamalarında dikkate alınması gerektiği tavsiyesi verilmektedir.  

Basitleştirilmiş bir örnek üzerinden gidelim (TL'nin değer kaybı sonucu sorunlu alacak artış olasılığını bir kenara bırakarak). X bankasının Y firmasından 100 Dolar karşılığı 600 TL kredi alacağı olsun. Yıl başından yazının yazıldığı tarihler arası TL'nin %13 değer kaybettiği ortamda, TL cinsinden 100 Dolar alacağın karşılığı 600 TL'den yaklaşık 680 TL'ye çıktığını hesaplayabiliyoruz. Bankaların çok ama çok düşük oranda yabancı para açık pozisyonu taşıyabileceğinden ötürü, (4) olarak yukarıda sunulan tavsiye kararı olmasa, bankanın TL cinsinden artan 80 TL kredi için aynı oranda sermaye yeterlilik oranı tutturabilmesi koşulunda ya ilave sermaye kenarda bekletmesi gerekir (örn. 80*%100*%8) ya da ayırmayarak sermaye yeterlilik oranlarını düşürmek durumunda kalır.

(3) ve (4) olarak sunulan kararların 2020 yılı sonuna kadar devrede kalacağını belirterek, seçili banka çekirdek sermayelerine alınan kararların etkileri aşağıda sunulmuştur.

Garanti Bankası, çekirdek sermaye ve sermaye yeterlilik hesaplamalarında tavsiye edilen kararları uygulamadan bizlere verilerini, muhafazakar yaklaşarak, sunmuştur. 

Birinci çeyrek sonrası Nisan ayı içerisinde bir karar daha kamu otoriteleri tarafından alınmıştır. Tavsiye niteliğinde olmayan karar ile kamu yabancı para borçlanma araçlarının risk ağırlığı sıfırlanmıştır. Karar öncesi belirlenen kredi notuna göre örneğin %100 risk ağırlığı uygulanırkenki duruma kıyasla bu karar, bankaların kamuya yabancı para cinsinden çok daha fazla borç verebileceği anlamını taşımaktadır.

Yukarıda sizler ile paylaştığım (3) ve (4) ile gösterilen geçici-son tarihi belli ve tavsiye niteliğinde olan kararların mantığını anlayabilirim; ancak yabancı para cinsinden kamu borçlanma araçlarının risk ağırlığının %0'a indirilmesi bana göre yanlış ve riskli bir karardır. 

Sonuç olarak seçili bankalarımızın sermaye yeterlilikleri, belli başlıları dışında (ki sermaye artışı ve iştirak satışları ile sermayeleri kuvvetlenmiştir), krize kuvvetli girmiş olsa da, alınan son kararlar ile sermaye kuvvetlerinin şeffaflık ve karşılaştırılabilirlik açısından güvenilirliği azalmıştır.
  • Gelir Tahakkuku ve Tahsilatı Karşılaştırması:

Bankaların yalnızca gelir-gider tablosuna odaklandığımızda altta yatan sıkıntıları görebilmemiz zorlaşmaktadır. Bu sebeple gelecek dönemlerde riski artmış kredi miktarlarının artmasına öncü olabilecek yukarıdaki tabloyu takip etmekteyim.

Yaptığım araştırmalarda bankaların ana sıkıntı kaynaklarının yükümlülüklerinden ziyade, varlık kalitelerinde bozulma ve bu bozulmaya eşlik eden nakit girdi-çıktı dengesizliği olduğu sonucuna ulaştım. İyi olarak sunmaya devam edebileceğiniz bir alacağınız olduğunda, bu alacağın gelir taahhukukunu yapmaya devam etseniz de, nakit olarak tahsil edemiyorsanız işin sonu sıkıntıya gidebilir.  

Bu sebeple faiz oranlarının seviyesi de göz önünde bulundurularak, seçili bankaların üst üste kredi tahsilat oranlarının %90 oranın altında devam edip etmeme durumunu önemsiyorum. Kesin sonuç olduğunu iddia etmiyorum; ancak %90 altı seyrin birkaç çeyrek devam etmesi sonrası bankaların sermaye arttırması veya bazı bankaların kredi verme anlamında isteksiz davranması ilginç bir gelişmedir. 
  • Sonuç:
26 Kasım 2019 tarihli 'Bankaların Takipteki Kredilerine Yönelik İnceleme - Yazı 1' analizimde aşağıda sunulan fikirlerimi dile getirmiştim:

'Çoğrafi çeşitlilik konusunda pek farklılıkları olmayan özel ve kamu bankaları arasında bu miktarda kredi sınıflandırma farklılıkları pek de bana mantıklı gelmemektedir; umarım bir birim sermayeden azami oranda kredi verilebilme imkanı için kredi sınıflandırmasında bonkör davranılmıyordur.'

Yazının yazıldığı tarihten altı ay sonra üç kamu bankasında Türkiye Varlık Fonu üzerinden ikrazen özel tertip kamu borçlanma aracı kullanılarak 21 Milyar TL sermaye artışı yapılmıştır. Maalesef, halka açık olan Halkbank ve Vakıfbank'ta mevcut ortakların rüçhan hakkı kısıtlanarak yapılan sermaye artışının sırasıyla yaklaşık 0.25 - 0.3 'Piyasa/Defter Değeri' katsayıları üzerinden yapılması durumu, varlıkların aslında kayıtlı değerleri kadar etmediğinin kanıtı niteliğindedir.

Kamu bankaları, yapılan sermaye artışı yanında sigorta ve emeklilik iştiraklerini Türkiye Varlık Fonu'na satmaları ile bir nebze rahat nefes almıştır. Aldıkları bilanço riski ile bugüne kadar özel bankaların da yüklerini omuzlarına bindirdikleri söylenebilir. Özel bankaların sermaye yeterlilik veya kaldıraç oranları yüksek görünürken, neden kredi verme hususunda pek istekli olmadıklarının nedenlerini iyi incelememiz gerekmektedir.

Bu yazının yazıldığı tarihte Garanti Bankası (GARAN) ve Akbank (AKBNK) firmalarında yatırımım vardır. Yazılanlar bu bilgi dahilinde değerlendirilmelidir.

Yorumlar

  1. Borsada duzenli guvenli bilgi ala bildigim birkac kisiden birisin eline saglii

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Burada yer alan bilgiler kişisel görüşüm olup, kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Rönesans Gayrimenkul ve Borçlanma Araçları Şartları Üzerine

Rönesans Holding ve YDA İnşaat Üzerinden Şehir Hastaneleri ile Alakalı Düşüncelerim - Yazı 2

'Terminal Value' da Ciddi Değer Kaybetme Risklerine Hazır Mıyız?

Örnekler ile Nakit Akım Tablosu Önemi Üzerine

Selçuk Ecza Deposu Üzerine Düşünceler

Zorlu Holding ve İştirakleri Üzerine Düşünceler - Vestel Beyaz Eşya

Alarko Holding Üzerine Düşünceler

Aksa Akrilik ve DowAksa Üzerine Düşünceler

2019 Yılı Faaliyet Raporu Üzerinden Zorlu Holding Değerlendirmesi

Firma Finansal Verileri ile Alakalı Yanıltıcı İşlemler