Her Hisse %40 Değer Kaybetme Potansiyeline Sahiptir.
Son dönemde Türk Lirası varlıklarda yaşanan ciddi değer
kayıpları üzerine bu durumun hisse senedi yatırımının bir parçası olduğunu hatırlamamızda
fayda vardır. Bu tarz ciddi değer kayıplarının belli dönemlerde yaşanabilme
ihtimalinden ötürü hisse senedi yatırımının, alternatif yatırım araçlarına göre
uzun dönemde daha çok getiri elde etmesi beklenmelidir.
Aşağıda, Michael Batnick'in belirtilen yazısından alınan grafiklerde, şu an Amerika ve dünyanın
en değerli şirketlerinin 2010-2017 yılları arasında zirve noktalarından
yaşadıkları düşüşleri (kırmızı ve sağ taraf) ve toplam getirilerini (mavi ve
sol taraf) görmektesiniz. 2013 yılında Apple'in veya 2015 yılında Amazon'un
hisse fiyatı düşüşlerinden etkilenen bir yatırımcının, belirtilen yıllar
sonrasında firmanın operasyonel başarısı sonucu hisse getirilerinden
yararlanamadığı akılda tutulmalıdır.
Verilen örneklerin firma özelinde değer kayıplarının olduğu,
Türkiye'de ise genel olarak neredeyse tüm sektörlerin satıştan olumsuz
etkilendiği görülmektedir. Bu durum sepetin içindeki çürükleri atmaktansa tüm
sepeti atmaya benzemektedir. Unutulmamalıdır ki borsada işlem gören bazı
firmaların Türkiye borsasında işlem görmesi onların yalnızca Türkiye'de iş
yaptığı anlamına gelmemektedir. Örneğin Aksa Enerji firmasının Türkiye’nin
ekonomik durumundan çok Afrika'da iş yaptığı ülkelerin ekonomilerinden, Global
Yatırım Holding'in liman iş kolunun ise küresel sektörel gelişmelerden
etkilenmesi gibi…
Kesinlikle günümüz koşullarında Türkiye'de iş yapan
kurumların risklerinin olmadığını iddia etmiyorum. Olumsuz koşulların devamı
veya daha da kötüye gitmesi durumunda çok ciddi firmaların batacağından hiç
şüphem yok; ancak satışların şiddetinin, uzun dönemde sabırlı yatırımcılara
yarar sağlayacak, iki sebebinin olduğunu düşünüyorum:
- Yatırım fonları yöneticilerinin yıllık performans karşılaştırmasına bağlı primleri için uzun dönemli firma değerini hiçe sayarak şu ana odaklanmaları.
- Örneğin Migros'un Euro kredisi sebebiyle Euro'nun değer kazanmasından olumsuz etkilenmesi. Bu durum şu an sıkıntı yaratıyor mu ve Migros'un kısa dönemli satılması için yeterli bir neden mi? Kesinlikle. Ancak operasyonlarda kuvvetli performans, güçlü duran varlık yapısı ve borcun yeniden yapılandırılması seçeneği uzun dönemde Migros yatırımcılarına kısa vadeli sıkıntılarını unutturabilir. (Tekfen - Libya veya Kardemir 2015 yılı sıkıntılarının olduğu zamanını hatırlayın.)
2. Yabancı fonların Türkiye özelinde yapmış oldukları yatırımların genel olarak portföylerinin çok az bir kısmını oluşturması.
- Fonun binde 5'ini oluşturan bir hisseyi satıp %20 zarar edecek karar almak ile portföyün %10'unu oluşturan bir hisseden %20 zarar elde edecek karar almak aynı şey değildir.
Bu sebeplerden ötürü kısa vadeli yaşanan sıkıntılardan, uzun
vadeli yarar sağlamak için aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi fayda
sağlayabilir:
- Firmanın kaç farklı parti hükümeti ve kriz görmüş olması.
- Firmanın operasyonel nakit performansının kuvvetli olması (Operasyonel performans kötü ise borç yeniden yapılandırmanın zorlaşması).
- Krizi fırsata çevirebilecek kabiliyetli üst yönetim ve nakit durumu.
- Satılabilir varlıkların mevcudiyeti.
- Yurtdışı iş kolları ve ilişkileri.
Kısacası Nassim Taleb'in aşağıdaki belirtilen üç varlık türünden sonuncusu olabilmek bu ortamda önemlidir:
- Kırılgan: İlk krizde yıkılan. Vazo
- Dayanıklı: Krizi olduğu gibi atlatabilen. Kaya
- Anti-Kırılgan: Krizi fırsata çevirerek, kriz öncesinden güçlü çıkan. Berkshire Hathaway
Sonuç olarak hisse yatırımı kısa dönemde, en iyi ve başarılı
firmaların dahi, ciddi kayıplar yaşayabileceği; ancak uzun dönemde firma
performansını hissadarlarına yansıtan bir yapıya sahiptir. Yapılması
gerekenlerin basit olduğu ama psikolojik faktörlerden ötürü uygulaması hiç
kolay olmayan bir yatırım aracıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder