HFT (Al-Sat) ve Açığa Satış Üzerine Düşüncelerim

2018 yılını hisse senedi yatırımı yapan yatırımcıların ortalamada kötü geçirmeleri ile beraber gözler gün içerisinde çok hızlı kararlar veren HFT'lere ve algoritmalara çevrildi. Verilerden yoksun, algoritmalar eşliğinde gün içerisinde yoğun olarak işlem yapan yatımcıların veya fonların 'tek sıkıntımız' olduğunu iddia etmek yanlış olacaktır. Benim bu yazıdaki amacım, veriler ışığında bahsi geçen tarzda işlemlerin çok farklı bir yatırım ortamı oluşturup oluşturmadığını incelemek ile beraber avantajları ve alınması mantıklı olabilecek önlemlerden bahsetmektir.

İncelemem 2004 ile 2019 yılları arasını kapsayacak olup, aşağıda sunulan veri noktalarına odaklanılacaktır:
  • Seçili yatırım araçlarının gün içerisinde görülen en yüksek ve en düşük değerleri arasında oluşan kademe ve yüzdesel fark
  • Gün içerisinde görülen en yüksek ve en düşük değerleri arasında %2 fark her yıl kaç defa oluşmuştur?
  • Seçili firma için günlük ortalama TL ve adet olarak hacim miktarının seyri.
  • Seçili yıllar için komisyon oranları ve aracı kurum sayısının seyri.
  • Farklı komisyon oranlarının örnek performansa etkisi.
Genelde gün içerisinde işlem yapmayı seven kişilerin son zamanlarda örneğin ' X şirketi %2 pozitif iken bir anda %2 negatif performansa çektiler. Çok acayip işler.' tarzı yorumları ile çok karşılaşır oldum. Merak ettiğim husus, geçmiş dönemlere kıyasla 2018 yılının bir anomali olup olmadığıdır.  Bu sebeple BIST100, S&P500 ve Garanti Bankası için aşağıda sunulan verileri hazırladım.




Sol tarafı oluşturan verilerde özetle bakılan, her bir yıl için gün içi görülen en yüksek ile en düşük fiyat seviyeleri arasındaki kademe ve yüzdesel farkın ortalamasının alınmasıdır. Grafik üzerinden bakmak çok daha anlaşılır olacaktır.


2008-09 krizi zirve noktası ile beraber gün içerisi görülen en yüksek ve en düşük fiyatlar arasında oluşan yüzdesel fark 2018 yılına kadar her üç seçili yatırım aracı için de düşmektedir. 

İlk sunulan tabloların sağ tarafını oluşturan verilerde ise özetle bakılan, gün içerisinde görülen en yüksek ile en düşük seviyeler arasındaki farkın %2 ve üzeri olduğu gün sayısının o yılki işlem gün sayısına oranıdır.


İlk sunulan grafiğe paralel 2008-09 krizi zirve noktası ile beraber gün içi %2'lik hareketlerin oluştuğu gün sayısı yüzdesi 2018 yılına kadar her üç seçili yatıcım aracı için de düşmektedir.

Not: 2017 yılında S&P500 endeksinin gün içerisinde %2 dalgalanma yaşadığı gün sayısı '0'dır. 

Her iki grafikte de 2018 yılı ile beraber yakın geçmişe göre gün içi oynaklığın arttığı görülmektedir; ancak 2018 yılı içerisinde oluşan veriler (SP500 verileri dışı) kriz öncesi seviyelerinin altındadır. 

S&P500 için 2004 öncesine gitmemiz sağlıklı olur.


Öncelikle sorulması gerekli soru şu: 2009 ile 2018 başını kapsayan dönemlerde HFT veya algoritmalar yok muydu? Ya da 2008-09 öncesi BIST 100 ve GARAN neden daha dalgalıydı?

Yatırımcıların genelde yaptığı en büyük yanlışlardan biri yakın geçmiş verilere gerektiğinden fazla odaklanarak uzun dönemli, özellikle davranışsal ve psikolojik, dalgalanmaları arka plana atmalarıdır. Şu an HFT ve algoritmaları suçlayanların yakın geçmiş verilerine odaklanarak, gün içi fiyat dalgalanmalarının adedi ve yoğunluğunun da uzun dönemli dalgalanmalara tabii olduğunu unutmaktadır.

Not: Niye dalgalı bir seyir oluşmaktadır? Gün içi dalga boylarının adedi ve şiddetinin en düşük seyirlerde izlemesi, genelde fiyatların yükseldiği ve dönemsel en tepe noktalara ulaştığı zamanlarda oluşması ilginçtir. Demek istediğimi TL'nin Dolar'a karşı olan seyri üzerinden anlayabiliriz.


2002-2012 yılları arasında TL'nin Dolar'a karşı seyri, şirketleri döviz cinsinden borçlanmanın cazibesine itmiştir. TL'nin Dolar'a karşı stabil seyri, yatırımcılarda ve şirket yönetimlerinde döviz borçlan - TL kazan stratejisinin ülke riskini arttırıcı etkisini geri plana atmalarına sebebiyet vermiştir. Bu stabil seyir belki de olması gerektiğinden çok uzun sürdüğü için birkaç yıldır farklı farklı sektörlerden TL'nin değer kaybı sebebiyle sıkıntılı sesler duyuyoruz. Kısacası uzun soluklu dengeli seyir, dengesizliklere zemin hazırlar (Minsky Anı). 

İncelenen veriler ışığında, 2018 yılında oluşan oynaklığın uzun dönemde herhangi bir şekilde anomali olduğu söylenemez. Algoritmaların ve yüksek miktarda al-sat yapan fonların yoğun olarak bulunmadığı 2008 ve öncesi dönemlerde de 2018 benzeri oynaklıların olması sebebiyle bahsi geçen yatırım stratejilerinin, bu yılki kötü performansın günah keçisi ilan edilmeleri, şahsi görüşüm, yanlıştır. 

Peki yüksek oranda gün içerisinde hem al hem de sat işlemi yapan ve algoritmalar tarafından yönetilen fonların, diğer yatırımcılara nasıl bir avantajı söz konusudur?


Son yıllarda işlem hacminde meydana gelen ciddi artışta algoritmaların ve HFT yapan fonların katkısını yok sayamayız. İşlem hacminde artışa olan katkıları ile büyük fonların pozisyon almalarını kolaylaştırmaktadırlar. Ancak tüm yatırımcıları ilgilendiren ve çok daha önemli olan katkıları komisyon oranlarını ve al-sat makasını düşürmeleridir.


Not: Sunulan komisyon oranları ortalama olup, her seviyeden yatırımcının alabileceği komisyon oranı değildir; ancak her kesimin komisyon yüzdesinin düştüğü söylenebilir. Türkiye gibi enflasyonu bol bir ülkede deflasyonun sürdürülebilir şekilde olduğu sektör başka var mıdır, bilemedim.

İşlem komisyon oranlarının ne kadar önemli olduğunu sunulan üç farklı örnekten anlayabiliriz:

Yapılan işlem 2017 yılı boyunca GARAN açılış fiyatından al, kapanış fiyatından sat (Günde iki işlem)
  • Hiç komisyon olmadığında: - 8,57%
  • %0,05 komisyon olduğunda: - 28,99%
  • %0,03 komisyon olduğunda: - 21,82%
Yüksek işlem hacimleri ile sektörde komisyon yarışına sebebiyet veren HFT fonları ve algoritmalar sayesinde 2017 yılında sunulan stratejiyi izleyen yatırımcılar %7,1'lik bir masraftan kurtulmuşlardır.

Diyelim ki HFT ve algoritma yolu ile işlem yapmak yasaklandı. Bu durumda sektörde iş yapan firma sayısı daha da azalarak oligopolleşmeye doğru giden yolu hızlandırmış oluruz. O gün geldiğinde de bu sefer SPK'nın önünde komisyonlar çok yüksek diye toplanılır.

Yatırımcıların algoritmaları sevmeyişinin en büyük sebeplerinden birinin de insanın güçsüzlüğünü ortaya çıkarması olabilir. Anlatmak istediğim, her gün ekran başında pür dikkat takip ederek başka insanların seçili hissenin Dolar'ın veya faizin anlık hareketlerine verebilecekleri tepkileri daha yüksek oranda öngörme ihtimali olan bir kişinin, karşısında şimdi algoritmalar olduğunda sistemin neye dikkat ettiğini kestirmesinde artan güçlüktür. 

Yalnızca avantajlarından bahsetmemiz tabii ki de yanlış olur. Giderilmesi gerekli aklıma gelen ilk durum, algoritmaların veya HFT sistemlerinin başka yatırımcıların verdiği emri havada kaparak öne geçmeleri işlemidir. Bir diğeri ise yatırımcıların piyasaya olan güveninde zedelenme olmasıdır. Ben bunun açıkçası finansal okuryazarlık seviyesinin yükseltilerek giderilebileceğini düşünüyorum. Finansal okuryazarlık seviyesi düşük olduğu sürece, bugün belli sistemleri yasaklayarak yükselttiğiniz güven, ileride başka bir sebepten bozulacaktır. 

Açığa satış ile alakalı düşüncelerim, çok yüksek ihtimal, yatırımcıların düşüncelerine ters olacaktır. 

Öncelikle açığa satış başlangıç fiyatının altında yeni pozisyonlar alınmasının önüne geçilmesi doğru bir karar olduğunu belirtmeliyim. 

Kısaca, açığa satış işlemi fiyatlama mekanizmasını daha verimli kıldığı ve hem olumsuz, hem de olumlu bilgileri içermesini sağladığı için faydalı buluyorum. Ki açığa satış yapan kişilerin hisse hareketlerinden kazanabilecekleri sınırlıyken (fiyat ancak sıfıra kadar inebilir), kaybedebilecekleri miktar ise çok ciddi boyutlara varabilir. Yani bir pozisyon alırken bir defa değil; on defa düşünmeleri gerekir. Eğer haksızlarsa kısa vadeli verecekleri zarar, uzun dönemde kendi kendini düzeltecektir; ancak düşüncelerinde haklılarsa diğer yatırımcılara firma ile alakalı olumsuz sinyaller vermeleri sebebiyle yararlıdır.

Bonus: Çoğu uzun vadeli yatırım yapan değer yatırımcısının örnek aldığı Warren Buffett'ın da açığa satış yapan kişilerin değerini, her yıl yapılan Genel Kurul toplantısında Berkshire Hathaway firmasını açığa satan birini soru sormaya davet ederek ortaya çıkarmaktadır. Bu şekilde firmasının uzun vadeli değerini etkileyebilecek faktörleri öğrenmeyi tercih etmektedir.

Yorumlar

Burada yer alan bilgiler kişisel görüşüm olup, kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Holding Yıl Sonu ve İştirakleri 1. Çeyrek Sonuçları Üzerine

'Terminal Value' da Ciddi Değer Kaybetme Risklerine Hazır Mıyız?

Rönesans Gayrimenkul ve Borçlanma Araçları Şartları Üzerine

Bankaların Takipteki Kredilerine Yönelik İnceleme - Yazı 2

Örnekler ile Nakit Akım Tablosu Önemi Üzerine

Rönesans Holding ve YDA İnşaat Üzerinden Şehir Hastaneleri ile Alakalı Düşüncelerim - Yazı 2

NEF (Timur Gayrimenkul) Firmasına Yönelik Kısa Bir Analiz

Global Yatırım Holding 14 TL Eder mi?

2021 Nisan ve Mayıs Ayları Hisse Senedi Fonlarına Olan İlgi

Alarko Holding Üzerine Düşünceler