Yatırılan Net Paraya Göre Kazanç Hesaplama Yöntemi - Giriş

Bugüne kadar yaptığım analizlere en çok 'Yatırılan net parayı nasıl hesaplıyorsunuz?' sorusu gelmesinden ötürü finansal tablolarının karışıklık seviyesine göre seçtiğim üç firma (Selçuk Ecza Deposu, Arçelik ve Anadolu Efes) üzerinden size firmalara ve finansal tablolarına yaklaşım şeklimi aktarmak istiyorum. Seçili üç firma bize sunduğum yöntemin faydaları yanında açıklarını da gösterecektir.

Yazı dizisinin başından belirtmeliyim ki yöntemim yanlışlanabilir olup, kesin çözüm değildir. Analizinize, firmaların güncel durumunu ve geleceği için oluşacak fırsat ve riskleri göstermesi açısından derinlik katacağını düşünüyorum. Yazı dizisi sonunda Warren Buffett'ın ortaklarına yazdığı yıllık mektupları ve CNBC kanalına verdiği röportajları okumanız veya dinlemenizi tavsiye ederim.

Yazı dizisine aşağıda sunulan cümle ile başlamak istiyorum.

'Yatırımımdan bir yıl içerisinde 5 Milyon TL kazandım.'

Birisi size yukarıdaki gibi bir cümle kurduğunda sizce ilk sorulması gerekli soru nedir?

Lütfen iyice düşünün ve hemen cevaba atlamayın. Bu sebeple bir kaç satır boş bırakılacaktır.












Sorulması gerekli ilk soru, bana göre, 'Ne kadar para yatırdın?' olmalıdır. 

Sizce 500 Milyon TL yatırılarak bahsi geçen kazancı elde etmek, 50 Milyon TL yatırarak kazanmakla aynı mıdır? Bu soru sorulmadan yalnızca kazanılan paraya odaklanmak (F/K'nın K'sı) bizi çok yanlış yerlere sürükleyecektir. 

Örneğin 50 Milyon TL'yi bir yıl vadeli olacak şekilde mevduat olarak çalıştığımız bankaya yatırdık ve elimize yılın sonunda 5 Milyon TL geçti. Kazancımız olan %10'un sermaye yatırımından elde edeceğimiz getiri potansiyelinden en büyük farkları vade ve elde edilecek getirinin kesinliğidir. Bir firmaya sermayedar olduğunuzda bu iki kesinlik maalesef yoktur. Kesinliğin bulunmaması sebebiyle sermaye yatırımı, alternatiflerine göre daha fazla uzun dönemli getiri potansiyeli sunmalı ve uzun yıllardır sunmaktadır.  

En önemli amacımız yatırım yapmayı düşündüğümüz veya da yatırımımız olan firma verilerini mevduat veya da tahvil yatırımları ile karşılaştırılabilir yapmaktır. Bu karşılaştırmaya yönelik en büyük engel, firmaların değişen oranlarda kendilerini özkaynak veya da ticari ortaklar dışı, finansal sistemden borçlanarak finanse etmeleridir (yazı dizisinin tümünde mevduat ve tahvil yatırımlarında herhangi bir finansal borçlanma kullanılmadığı varsayılacaktır). 

Bu aşamada, sorulması gerekli sorular yazı dizisi ilerledikçe artacak olsa da, yatırılan paranın içeriği, yani özkaynak-borçlanma oranı da çok önemlidir. Örneğimizden devam edecek olursak, 50 Milyon TL yatırılan paranın hepsi özkaynak ve ticari ortaklar yolu ile de finanse edilebilir; %20 özkaynak ve ticari ortaklar - %80 finansal borç yolu ile de. 

Firmaların operasyonlarını birbirlerinden farklı şekillerde finanse etmelerinden ötürü her birini ortak ve mevduat-tahvil yatırımına benzer noktaya taşımamız gerekmektedir. Bunun yolu da her bir firmayı sanki %100 ticari ortaklar ve özkaynak yolları ile finanse ediliyor duruma getirmektir. Her birini %100 ticari ortaklar ve özkaynak ile finanse edilmiş duruma getirdikten sonra firmanın maliyeti daha düşük olan finansal borçlanmaya gitmesi mantıklı mı yoksa değil mi sorusunu sormalıyız.

Önceliğimiz ilk olarak firmanın herhangi bir finansal borç riski almadan nasıl performans gösterdiğini bulmaktır.  

Seçili üç firma üzerinden

Bilanço için
  • Varlık ve yükümlülüklerin operasyonel mi yoksa finansal mı olduğuna
  • Gündelik operasyonlarımızda ihtiyacımız olup, olmadığına 
  • Henüz para kazanılıp, kazanılmadığına
  • Yeniden değerleme yapılıp, yapılmadığına
Gelir-Gider Tablosu için
  • Gündelik operasyonları ilgilendirmeyen gelir veya giderlerin arındırılmasına
  • Bir defaya mahsus gelir-gider olup olmadığına
  • Operasyonel gelir-gider kısmında herhangi bir finansal gelir-gider olup olmadığına
odaklanılacaktır. 

Bilanço ve gelir-gider analizleri sonrası operasyonel olarak elde edilen vergi öncesi karın hangi oranda operasyonel nakit tarafına aktarılabildiğine bakılacaktır. İki verinin karşılaştırılması firma işleyişi açısından oldukça önemlidir.

Tüm bu analizleri bitirdikten sonra işin aslında en zor kısmı anlaşılacaktır. Tüm bu analizler firmanın geçmiş verileri üzerine yapılmış olup, firma geleceği için kesin cevap vermeyecektir. Ancak geçmiş 8-10 yıl iyi sonuçlar elde eden firmaların gelecekte de işlerini doğru yapma ihtimalleri daha yüksek olacaktır. 

Yorumlar

  1. hacı be, bu konu ile alakası yok ama vaktin varsa AGHOL'ü bir değerlendirir misin? Sende de vardı biraz sattın mı bilmiyorum. Konsolide bilanço geçen hafta geldi. Hem AGHOL özellinde hem de Türk piyasası genelinde beklentini merak ediyorum.

    YanıtlaSil
  2. yazinin devamini sabirsizlikla bekliyorum. blog'unuzu da birkac hafta once gordum, ve gercekten cok begendim. yaptiginiz analizlerdeki dikkat ve derinlik takdire sayan. ellerinize saglik.

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumu yanlışlıkla sildim cevap yazayım derken.

      Evet, devamı gelecek serinin önümüzdeki günler.

      Sil
  4. Çok teşekkürler hocam bugün yenisinin geldiğini görünce çok mutlu oldum. Bu gibi çalışmalarınızı görmek çok isteriz. Tekrardan sağolun iyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
  5. Emekleriniz için teşekkürler. Yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Burada yer alan bilgiler kişisel görüşüm olup, kesinlikle yatırım tavsiyesi değildir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Holding Yıl Sonu ve İştirakleri 1. Çeyrek Sonuçları Üzerine

'Terminal Value' da Ciddi Değer Kaybetme Risklerine Hazır Mıyız?

Rönesans Gayrimenkul ve Borçlanma Araçları Şartları Üzerine

Örnekler ile Nakit Akım Tablosu Önemi Üzerine

Alarko Holding Üzerine Düşünceler

Aksa Akrilik Üzerine Kısa Bir Çalışma

Rönesans Holding ve YDA İnşaat Üzerinden Şehir Hastaneleri ile Alakalı Düşüncelerim - Yazı 2

Bankaların Takipteki Kredilerine Yönelik İnceleme - Yazı 2

NEF (Timur Gayrimenkul) Firmasına Yönelik Kısa Bir Analiz

Selçuk Ecza Deposu Üzerine Düşünceler